DOLAR 38,8076 0%
EURO 43,5258 0.06%
ALTIN 4.056,440,08
BITCOIN 40418201,21%
Mersin
22°

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

POLİTİKADAN, MONOTİKAYA YERELDEN GENELE

ABONE OL
21 Eylül 2015 12:35
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!” Nietzsche

Politika, Latince kökenli bir kavram olup anlamı, ‘’Poli’’ ve ‘’Tika’’ kavramlarının birleşmesiyle oluşmuştur. ‘’Poli’’, ‘’Çok’’ anlamına gelir. ‘’Tika’’ ise ‘’Yüz-çehre-surat’’ anlamındadır. Bu açıdan bakıldığında, politikanın, çok yüzlülüğü, ikiyüzlülüğü anlatmak için kullanılan bir kavram olduğu açıktır. Bir de bilimsel açıdan bakalım. Politikacılar, olaylara yaklaşırken bir yüzleriyle amaçları ve hedefleri ortaya koyarken, diğer yüzleriyle de yöntemler ve taktikleri hesap etmeliler. Bu nedenle politikacılar, birçok yöntemi ve taktiği kullanarak amaca ulaşmaya çalışırlar. Bu anlamıyla bakıldığında, birçok taktiğin, çözüm önerisinin bulunması, toplumlar için bir gerekliliktir. Yani ‘’OLMASI GEREKEN’’ budur. Politikacı, yüzsüz ya da çok maskeli bir kişilik sahibi olmaksızın, halkı için çoklu çözüm önerileri, çözüm taktikleri üretmelidir. Özetle, diplomatik ve politik çözümleri bir potada eritmelidir. Gerçek politika bir sanattır.

Ülkemiz politikacıları, Nicollo Machiavelli’nin (Makyavel), siyaset ve ahlakı birbirinden kesin hatlarıyla ayıran felsefesine ne yazık ki TAM UYUM SAĞLAMIŞLARDIR. Machiavelli’in “Amaca ulaşmak için her araç meşrudur” sözü, kokuşmuş politikacıların çok yüzlülüklerinin, tam bir izahıdır.

Ülkemizde politikacı olmanın şartları nelerdir?

Arkanı para odaklarına, sadece dini değil her türlü cemaate dayamak, gizli ya da açık ırkçı ve mezhepçi olmak, partilerin üst ve yerel yöneticilerine soytarılık ve dalkavukluk yapmak, yağmur nerede yağıyorsa tarlayı oraya çekmek, hayatı boyunca playboy, penthouse, pembe ve beyaz dizi kitapları dışında bir yayın okumamış olmak (Teksas, Mandrake, Tommiks demedim. Onları okusalar bir nebze beyinsel gelişim sağlarlardı.), liderin yandaş medyasını takip edip gerektiğinde kullanmak, Arapça birkaç kelime öğrenmek ve nutuk aralarında kullanmak (hatta öyle içli kullanırlar ki dinleyenlerin ‘’Amin’’ diyesi gelir), Belediye Meclisi veya TBMM üyesi iseler, kalabalık oturumlarda, liderine göstere göstere kavga çıkarmak, seçim kampanyalarını destekleyecek para babaları ile ilişki kurup, seçildikten sonra onlara diyetler ödemek, seçimden seçime halkı hatırlamak, medya ve sosyal medya ile, gerektiğinde, haşır neşir olmak sonra unutmak, bir av köpeğinden daha fazla koku alma duyusuna sahip olup, rüzgar başka partiye, lidere döndüğünde, saf değiştirmeye her an hazırlıklı olmak, diğer siyasetçilerle ilgili kirli çamaşır toplayıp servis etmeye hazır tutmak, vicdansız olmak (Allah korkusu olmamak, ateist ise temel ahlaki değerlerden uzak olmak), kamera ve deklanşör gördüğünde önüne atlamak, çok sert ‘’U’’ dönüşleri yapabilecek kadar kıvrak bir bele sahip olmak, medyayı kullanarak halkı afyonlamak suretiyle rahat rahat at koşturmak (Bu kez Acun tek başına üzerine alınmasın), şahsi ve maddi çıkarları söz konusu olduğunda firesiz oy birliğiyle kararlar almak, dün küfrettiği adamın bugün mezarının başında ağlamak, özde değil sözde vatansever olmak, kan dökülürken timsah göz yaşları dökebilmek, bir gün Al Bayrakla bir gün çaputla poz vermek, analar ağlamasın derken, milletin anasını ağlatmak, kendi anası öldüğünde dolaylı yas ilan etmek, halk, güvenlik güçleri ölürken kimin eli kimin cebinde, kim gidecek kim kalacak, vur patlasın çal oynasın programlarına tam gaz vermek (Acun, sen alınma üzerine tatlı çocuk, tabi ki taziyeye de gidersin hatta o gün programını da yayınlatmazsın, bilirim özünde tatlı, iyi bir çocuksun sen) dün böyle konuşmuyordun bugün neden böyle konuşuyorsun diye sorulduğunda, şartlar onu gerektiriyordu, diyebilecek kadar kıvrak bir zekaya sahip olmak, kibirli olmak,…

Haa Ülke ne zaman mı adam olur, kan ne zaman mı durur, bilinmezliğe sürüklenen Ülke nasıl mı aydınlığa çıkar? Ne zaman ki Ülkede politikacı olabilmenin koşulları değişir ne zaman ki Halk uyanır ne zaman ki Halk ‘’bana ne’’ hastalığından kurtulur ne zaman ki politika ve politikacı kavramları Ülkede, ‘’bilimsel anlamıyla’’ vücut bulur işte o zaman Ülke adam olur ve kurtulur.
‘’Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir.’’ Montesquieu

2. SORMAYIN

İyi bir evrede değilim. Soranlar, sormayın. Neler geldi geçti bu da geçer tesellisine de yok ihtiyacım. Sağ olun var olun ama sormayın. Özümsediğim gün de gelir inşallah. Düşmanım sevinme, iyi bilirsin atlatırım. Ölmeden, savaşlarım da aşkım da bitmez.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r