Kaçırıldıktan sonra tecavüze uğrayan ve bu duruma direnerek karşı koyan genç kızın boğazı kesilerek öldürülmüş ardından yakılarak cesedi Çamalan mevkiinde bulunan Cin deresine atılmıştı. Tüm ülkede bu vahşet karşısında sessiz kalmazken Eğitim sendikalarından olan Eğitim-İş Pazartesi günü yapılacak olan derslerin ilkinde Özgecan’ı anacaklarını ifade ettiler. Kurtuluş Gezen’in yaptığı açıklama şu şekilde..
‘’Birkaç gündür aranan üniversite öğrencisi henüz 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın, Çamalan Köyü yakınındaki dere yatağında insanlıktan nasibini almamış eşkıyalar tarafından yakılmış bedeninin bulunması tüm Türkiye’yi olduğu gibi bizleri de derin üzüntüye sevk etmiştir.
Kadına yönelik şiddetin son kurbanı olan Özgecan Arslan’ın ailesine ve yakınlarına sabır diliyor, Pazartesi günü okullarımıza Eğitim-İş li öğretmenler olarak Şube kararıyla Yakamızda Özgecan kokartlarıyla dersliklere girip dersimiz ne olursa olsun yaşanan bu acı hadisenin bir daha tekrarlanmaması adına “Kadına Şiddete Hayır”temalı ders işleyeceğimizi kamuoyuyla paylaşma ihtiyacı hissediyoruz.
Kadınların da erkekler gibi güven içinde, korkmadan, ürkmeden, acı çekmeden, insanca yaşamaya hakkı vardır. Acı çekmek, tacize uğramak, öldürülmek kadınların kaderi olmamalıdır.
Kadına yönelik şiddetle mücadele, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslar arası sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla da devletin öncelikli sorumluluklarından birisi olarak tanımlanmıştır.
Ancak kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet çıkardığı onca yasaya rağmen kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalıyorsa burada sorgulanması gereken,üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken şeyler var demektir.
Henüz geçtiğimiz yılın ilk 10 ayında 235 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş; 88 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edilmiş, 499 kadına şiddet uygulanmış; 75 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulmuştur. Kadına yönelik şiddet böylesine korkunç boyutlara ulaşmışken AKP hükümeti, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaları hayata geçirmekte, kadınların ekonomik özgürlüğünü hiçe sayarak, “en az 3 çocuk” söylemiyle kadınları eve hapsetmekte ve erken yaşta evliliğe teşvik etmektedir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” deme gafletinde bulunmuştur.Yine bir Zat-ı Muhterem ” Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün,anası ölsün” deme gafletin de bulunmuştur. Birileri çıkıp kadının toplum içinde attığı kahkahanın ahlaksızlık olduğunu ifade etmiştir.Bu ifadelerden güç bulan birileri de çıkıp “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor” diyerek Özgecan gibi üniversite eğitimi alan yüz binlerce çocuğumuzu toplum karşısında birer defolu meta gibi gösterme haysiyetsizliğini büyük bir cesaretle sergilemişlerdir.Kadınları hafifçe dövebilir,korkutabilirsiniz diyenler,6 yaşındaki kız çocuğu ile nikah kıyılabilir fetvası verenler,okullarda karma eğitime son verilmesi gerektiğini savunanlar, tecavüze uğrayan kadının eteğini tahrik unsuru sayarak cezai indirime giden sözde hukukçular ve utanmadan çok eşliliği savunan kaleminden mürekkep yerine zehir akan sapkın köşe yazarları…… maalesef ama maalesef bu cinayetlere davetiye çıkarmışlardır. Bütün bu yaklaşımlar kadını yok sayan zihniyetin dışa vurumudur.
Özgecan ın gerçek failleri dün belediye otobüsünde şortu yüzünden dayak yiyen milli voleybolcuya ses çıkaramayan baneneci toplumun asalak yaratıklarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının tanımlandığı” 17. maddesi ile herkesin yaşam hakkını garanti altına almayı ve kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağını” taahhüt eder. Kadına yönelik şiddet bu anayasal hakkın ihlali anlamına gelmekte ve bu ihlalin önlenmesi için devlete önemli sorumluluklar düşmektedir.
Bizler “Yeni Türkiye”yi değil
“Ey Kahraman Türk Kadını Sen Yerlerde Sürüklenmeye değil, Omuzlar Üzerinde Göklere Yükselmeye Layıksın” diyen Mustafa Kemal in Türkiyesi ni yeniden inşa edeceğiz.
Eğitim-İş, kadınların karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, onların sözcülüğünü yapmaya; birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek devam edecektir.
BÖLGESEL
3 gün önceBÖLGESEL
10 gün önceBÖLGESEL
13 gün önceGENEL
13 gün önceBÖLGESEL
17 gün önceBÖLGESEL
17 gün önceDÜNYA
17 gün önce